
İçerik Tablosu
Yoga Nedir? Ne İşe Yarar?
Yüzyıl kadar kısa bir süre önce, henüz yoga dünyada yaygınlaşmamışken, modern Batıda ortalama yaşam süresinin kırk yıldan az olduğu zamanlarda, insanlar formda kalmaya çok az önem veriyordu. Hayat yeterince uzun değildi. Seksenlerine ve doksanlarına kadar yaşayan birkaç erkek ve kadın mucizevi varlıklar olarak görülürdü.
Bugün tablo değişmiştir. Bir yandan bilim ve tıp, maruz kaldığımız tehlikeleri azaltmak için tedbirler geliştirmeye; salgın hastalıklar karşısında etkin mücadeleyi sürdüryor. Anti-biyotikler ve diğer mucize ilaçlar uzun zamandır tedavi edilemez olarak görülen hastalıkları tedavi edebiliyor. Ameliyatlar hayat kurtaran müdahaleler yapabiliyor. Yaşam beklentimiz neredeyse iki katına çıktı ve artmaya devam ediyor.
Öte yandan, tamamen yeni bir dizi sorunla karşı karşıyayız. Yaşam süremiz uzadıkça, varoluşumuz daha karmaşık hale geliyor. 21. yüzyıl, doğası gereği bunu kaçınılmaz kılıyor. Dünyanın çevresini birkaç saat içinde dolaşıyoruz, aya yolculuğun yarının gerçeği olduğundan bahsediyoruz – ama aynı zamanda yarının savaşlarının, önlenmediği takdirde, kıtaları yok edecek ölçekte olacağını da biliyoruz.
Kişisel düzeyde, kentsel uygarlığımız, büyükanne ve büyükbabalarımızın zamanında neredeyse hiç karşılaşmadıkları gerilimleri beraberinde getiriyor. Saniyelik zamanlamalara, gürültüye, her saat başı haber bültenlerine, telefon şıngırtılarına ve korna çalan arabalara, metro trenlerine, son teslim tarihlerine ayak uydurmaya ve nadiren yeterli dinlenme, rahatlama veya uyku içeren bir yaşam tarzı içinde sürükleniyoruz. Bunların hiçbiri iç huzurumuz için elverişli koşullar değil. Fiziksel koşullarımıza gelince, insan vücudu teknik ilerlemeler sayesinde daha uzun süre dayanabilir hale geldikçe, yeni ve tamamen farklı bir hastalıklar listesinin kurbanı oluyor.
Ancak içinde yaşadığımız dünya sahip olduğumuz tek dünya olduğuna ve bireysel olarak onu değiştirmek için fazla bir şey yapamayacağımıza göre en doğrusu; ona uyum sağlamayı öğrenmektir. Çünkü çoğumuz pastoral bir hayat süremeyiz, kendi yarattığımız bir Shangri-La’ya kaçamayız. Gözlerimizi kapayamayız, kulaklarımızı tıkayamayız, duygularımızı kapatamayız ve bu nedenle çevremizdeki yaşamdan sıyrılamayız.
Neyse ki bu sorunun bir cevabı var. Kaygı-hakim bu çağda huzur içinde yaşamayı öğrenmek herkes için mümkündür. Kolayca ulaşılabilecek bir yerde, kişinin kendisine ayrılan ömrü boyunca, potansiyelinin en üst sınırına kadar işleyen dinç bir bedende dinç bir zihnin tadını çıkararak yaşamanın bir anahtarı vardır. Böyle bir esenliğin anahtarı Yoga‘dır.
Yoga mı dediniz? Ama bu bir tür Doğu büyüsü ya da belki de bir din değilmiydi? Öyle bir şey yok! Yoga hakkındaki yanlış anlamalar çoktur ve doğal olarak çoğu insanın aklında kalan şey gösterişli veya sirk yaklaşımı olarak adlandırabileceğimiz şeylerdir. Gerçek Yoga felsefesi ve Yoga sağlık uygulamaları ise aklı başında, ciddi, faydalı ve kendi günlük yaşamlarımıza kolayca uygulanabilir pratiklerdir.
Marco Polo’nun günlerine kadar Doğu’daki gezginler, sıradan ölümlülere hiç benzemeyen insanlarla tanıştıklarına dair hikayelerle evlerine dönmüşlerdir. Bunlar bilgeler ve filozoflardı; tek başlarına dingin, bağımsız, görünüşe göre yaşamın sıradan stres ve sıkıntılarından etkilenmeyen, acıya karşı kayıtsız ve sıklıkla bazı olağanüstü duyusal güçlere sahip olarak tanımlanırlardı. Konsantrasyonları, fiziksel kontrolleri ve içgörüleri inanılmazdı. Elleri şifa verebilir, ruhları uzak yerlere seyahat edebilirdi. İnanılmaz derecede yaşlı olmalarına rağmen nadiren yaşlanmış gibi görünürlerdi. Her zaman en yüksek itibara sahiptiler.
Yogiler
Gezginlerin anlattığı bilgeler Hindu Yogilerdi – bir Yogi, kurucusu Pantanjali’nin M.Ö. üçüncü yüzyılda yaşadığı kadim felsefe okulu Yoga‘nın takipçisiydi. Genellikle bu adamlar aynı zamanda Gurular ya da öğretmenlerdi ve her biri kendisini seçtiği yaşam tarzında seçkin bir figür haline getiren türden bir çalışma ve uygulamaya bir ömür adamıştı. Aslında Hindistan’daki modern gezginler hala onların benzerlerine ulaşabilirler, çünkü en şüpheci bilim adamlarının bile inkar edemeyeceği gibi, böyle insanlar vardır. Her ne kadar bilmeyenler için gerçekten doğaüstü güçlere erişmiş gibi görünseler de, bu kişiler büyücü de değildir.
Ortalama bir Batılı için tamamen farklı bir yaklaşım vardır – Doğu yöntemlerinin damıtılmış hali olan ve açıklık getirmek amacıyla Yogizm olarak adlandırmayı tercih ettiğim kullanışlı bir uyarlama. Temeline inildiğinde, zihinsel ve fiziksel disiplinler şeklinde, günlük varoluşumuza kolayca dahil edilebilecek bir teknik. Yogizm, kendini keşfetmeye ve esenliğe giden kolay ve keyifli bir yol olarak tanımlanabilir ve ona açık bir zihinle yaklaşmak isteyen herkese yardımcı olacaktır. Yine de her gün bir sigara içmekten, ikinci bir fincan kahve içmekten ve kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinden sonra haber bültenlerini dinlemekten daha fazla zaman ayırmaya gerek yoktur.
Eğer ortalama sorunlarla baş etmeye çalışan ortalama bir erkek ya da kadınsanız, sabah işe, akşam eve koşturuyor, kalabalıklar ve trafik karmaşası arasında mücadele ediyorsunuz demektir. İşyerinde veya evde baskı altında çalışıyorsunuz ve günün sonunda daha fazla baskıyla karşı karşıya kalıyorsunuz: Faturalar ödenmeli, harcamalar bütçelenmeli, mesai sonrası ev işleri halledilmeli; çocuklarınızın sorunları başınızı ağrıtıyor; ev tüm enerjinizi emiyor; aile hayatı duygusal ve fiziksel kaynaklarınızdan sonsuz taleplerde bulunuyor.
Aynı şey iş dünyanız için de geçerlidir: Herhangi bir gün içinde bir düzine öngörülemeyen komplikasyonla karşı karşıya kalırsınız – gecikmeler, hayal kırıklıkları, hatalar, yanlış anlamalar, sinirlenmeler ve benzeri küçük krizler vardır. Tüm bunların üzerine bir de büyük bir kriz çıkarsa, Tanrı yardımcınız olsun. Bir anda kendinizi kapasitenizin ötesinde zorlanmış hissedersiniz.
Farklı insanların tüm bu baskılara karşı farklı tepki verme yöntemleri vardır. Bazıları paniğe kapılır, bazıları öfkelenir ya da tutulur kalır. Fizyolojik tepkiler de değişkenlik gösterir, ancak büyük olasılıkla baş ağrısı, uykusuzluk, sırt ağrıları, sinirsel tepkiler, kurdeşen, mide rahatsızlıkları gibi semptomlarla ortaya çıkacaktır. Ardından sürekli çatık kaşlar, kırışıklıklar, beyazlayan saçlar, genel bir yenilgi ve vaktinden önce yaşlanma hissi gelir.
Yoga Pratiğinin Faydaları
İşte Yoga pratiği bu noktada çok büyük bir yardım sağlayabilir. Yoga’yı korkuyu ve korku korkusunu kovmanıza yardımcı olacak bir araç olarak düşünün. Ruhsal özgürlüğün anahtarı olarak düşünün. Kendi kaderinizi yeniden şekillendirmek için kendinize bir şans verin.
Yogizm ya da başka bir izm pratiği edinmenin nesnel sorunları çözmeye yardımcı olabileceğini ya da hatta çözüm vaat edebileceğini iddia etmek ilk başta zorlama bir çözüm gibi gelebilir. Birkaç nefes egzersizi, birkaç duruş rutini, ailenin tüm krizleri karşısında ne gibi çözümler getirebilir diye sorabilirsiniz.
Elbette kimse bu kadar aşırı basitleştirmeyi önermiyor. Ama şunu bir düşünün: Beden ve zihin tek bir organik bütünün parçaları olduğuna göre, birini etkileyen her şeyin doğrudan ya da dolaylı olarak diğerini de etkilemesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla, duygusal gerginliklerin sıklıkla fiziksel hastalıklara yol açması gibi, fiziksel esenlik ve rahatlama hali de kişinin duygusal sorunlarına ve bunların yol açtığı gerginliklere karşı daha mantıklı ve rahat bir yaklaşım sergilemesini sağlayabilir. Ve tabii ki bu, onlarla başa çıkabilmenin ilk önemli adımıdır – ikilemden çıkıp çözüme doğru atılan ilk adım.
Ancak hayata daha rahat bir bakış açısı Yoga’nın sunduğu faydalardan yalnızca biridir. Yoga’nın ilkelerini takip etmek, her açıdan kendinizden daha fazlasını elde etmeyi öğrenmek anlamına gelir. Örneğin, tüm Yoga öğretilerinin temel taşı olan doğru nefes alma ve gevşeme, daha derin, daha faydalı bir uyku ve genel bir dinlenmişlik ve esenlik duygusu ile sonuçlanır; ve bunlar da kişinin yeteneklerinin en iyi şekilde çalışmasını sağlar. Bu sadece olası psikojenik hastalık sonuçlarıyla birlikte duygusal fırtınalara karşı daha fazla direnç geliştirme meselesi değildir; dinlenmiş bir zihin ve dinlenmiş bir beden, herhangi bir doktorun size söyleyeceği gibi, en iyi sağlık sigortasıdır. Böylece bütün bir faydalı döngü başlar: sağlıklı bir vücut daha iyi işleyen bir vücut demektir, salgı bezlerinin daha iyi çalışması demektir; bu da daha iyi metabolizma ve genel canlılık ve dinçlik demektir. Bu da ışıldayan gözler, parlayan saçlar ve körelmeyen iştah anlamına gelir. Aslında, yaşlanma dediğimiz ve Batı insanında acınacak kadar erken başlayan tüm bozulma sürecini yavaşlatmak anlamına gelir.
Yoga uygulamasının ruhsal ve zihinsel sonuçları
Yoga uygulamasının ruhsal ve zihinsel sonuçlarına gelince, bunlar kısa süre içinde kişinin iç kaynaklarından en iyi şekilde yararlanma becerisinde kendini gösterir. Kişinin gevşeme gücü arttıkça, konsantrasyonda muazzam bir gelişme olur. Kısa süre içinde öğrenci düşünceleri tarafından kontrol edilmek yerine kendini düşüncelerini kontrol ederken bulur. Ve böylece çoğu insanın yaptığı gibi kapasitesinin yüzde onuyla yaşamak yerine, yüzde yüzüyle, tam anlamıyla, derinlemesine yaşamayı öğrenir. Duygusal gücünün parçalanmasını ortadan kaldırmaya başlar, çok yıkıcı olabilen benlik güdüsünün kırbacından kaçar, bunun yerine net düşünmeyi ve hissetmeyi öğrenir, böylece zihninin daireler çizmesine izin vererek daha fazla değerli zamanını boşa harcamaz.
Bunu şöyle de ifade edebiliriz:
Yüzyıllar boyunca atalarımız gençlik iksirini aramak için yıllarını, enerjilerini ve bazen de büyük servetlerini harcamışlardır. Erkekler bunun için ruhlarını şeytana satmaya, kadınlar ise iffetlerini pazarlık konusu yapmaya hazırdı; sihirli kuyular, büyüler bulma umuduyla dünyanın dört bir yanına bu iksiri aramak için seferler düzenleniyordu. Ödül, eğer bulunursa, sonu olmayan bir fiziksel mükemmellik vaadiydi: solmayan bir güzellik, her zaman tatlı, güzel bir vücut, çizgisiz bir yüz. Erkek için bu, eksilmeyen canlılık ve cinsel güç anlamına geliyordu; kadın içinse Truvalı Helen’in cazibesi. Ya da herkesin nihai arzusuna çevrildiğinde, hiç bitmeyen bir yaşam sevinci, sınırsız bir neşe anlamına geliyordu.
Sihirli formüller arayan insanlar başarısızlığa mahkumdu. Hiçbir sihir yapmadan dünyaya bir şeyler sunanlar Yoga bilgeleriydi. Çünkü gerçekte insanın özlemini çektiği şey sonsuz yaşam değil, daha ziyade dolu dolu ve korkusuzca yaşanan uzun, iyi, faydalı bir yaşamdır. Bu öylesine düzenli ve tatmin edici bir yaşamdır ki, zamanı geldiğinde, kişi pişmanlık duymadan ve çok fazla şeyi yarım bırakma hissine kapılmadan gitmeye razı olacaktır. Bu, pek çok açıdan, nihai başarı kriterimizdir.
Gerilimler olmadan yaşamayı öğrendiğinizde, kendi optimum potansiyelinizi keşfedecek ve kendinizle çelişkili yaşamayı bırakmanızı sağlayacak içsel uyuma ulaşmaya başladığınızda, tüm bakış açınızın değiştiğini göreceksiniz. Başkalarıyla olan ilişkileriniz de daha uyumlu ve tatmin edici hale gelecektir, çünkü hiçbir şey insanlar için uyumlu bir kişilik kadar çekici değildir. Doğal olarak çevrenizdeki dünya da içinde yaşamanız için daha cazip bir yer haline gelecektir.
İnsanlar sık sık, anlaşılır bir şekilde, Yoga eğitimine başlanabilecek yaş konusunda bazı sınırlamalar olup olmadığını sorarlar. Her yaşta başlayabilirsiniz. Gençler kadar yaşlılar da, hatta çocuklar bile bundan yararlanabilir.
Yaklaşımlarda farklılıklar olması kaçınılmazdır, ancak Yoga çalışmasının kendisinde katı ya da şematik hiçbir şey yoktur ve her bireyin ihtiyaçlarını karşılamak için daha da çeşitlendirilebilir. Çünkü, bazı ileri egzersizler ve duruşlar söz konusu olduğunda, seksen yaşındaki bir kişinin on sekiz yaşındaki bir genç gibi kendini düğümlemeye çalışması pek mümkün olmayacaktır.
Yoga’nın başlıca amacı kişinin fiziksel olduğu kadar zihinsel süreçlerinin de yeniden eğitilmesidir. Bu nedenle, çocukları katılmaya teşvik etmek ancak onlara rahatlama alışkanlığı kazandıracak ve rahatlamış olarak büyümelerine yardımcı olacaksa bir amaca hizmet edecektir. Bir çocuğun görünüşe göre tükenmez ve kendi kendini devam ettiren enerji kaynağı düşünüldüğünde, bu kolay değildir; ancak öğretme örnek ve öykünme yoluyla olduğu sürece imkansız da değildir. Onlara karşı rahat olun, anlatmaya çalıştığınız şeyin özünü kavrayacaklardır. Her şeyin ötesinde, başarının göreceli bir mesele olduğunu da daima aklınızda tutun.
Doğulu Yogiler Abbyasa ‘ya ya da ruhani uygulamaya başlamak için en uygun zamanın yirmi ile kırk yaşları arası olduğunu iddia ederler. Ancak bu sadece hayatını buna adamak isteyen öğrenciler için geçerlidir. Böyle bir adanmışlık bizi ilgilendirmediğinden – peşinde olduğumuz tek şey günlük yaşamımızı iyileştirmenin pratik bir yolu olduğundan – kendi hızımızda ilerleyebiliriz.